29 Kasım 2012 Perşembe

Yeniçeri Arı

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

24 Kasım 2012 Cumartesi

24 Kasım Öğretmenler Günü...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

24 Kasım Öğretmenler Günü'nün Kısa Tarihçesi:
Eskiden öğretmene ‘Muallim’, öğretmen yetiştiren okula da ‘Muallim Mektebi’ denirdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde eğitime ve öğretime günümüzdeki kadar önem verilmiyordu. O dönemdeki ilk öğretmen okulu, 16 Mart 1848’de açılan ‘Darülmuallimin-i Rüşdi’dir. Buna rağmen Osmanlı döneminde az sayıda okul vardı. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yurdumuzun her yanına yeni yeni okullar açıldı. Okul çağında olanlar bu okullarda okumaya başladı.
Atatürk, eğitim ve öğretimin, yaygınlaşmasından yanaydı. 1928 yılında Arap harflerinin kaldırılıp yerine bugün kullanmakta olduğumuz Latin harflerinin kabulü tüm yurtta sevinç yarattı. Halkın yeni harfleri kısa sürede öğrenip daha çok yurttaşın okur - yazar olmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çalışma başladı. Okuma - yazmayı yaygınlaştırmak için okul çağı dışındaki yurttaşlara okuma - yazma öğreten okullar açıldı. Bunlara Millet Mektepleri adı verildi. Atatürk, Ulus Okulları dediğimiz Millet Mektepleri’nde yazı tahtasının başına geçerek dersler verdi. Bakanlar kurulu 11.11.1928 günü yaptığı toplantıda Ata'ya ‘Ulus Okulları Başöğretmenliği’ unvanını verdi. 24 Kasım Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Atatürk'ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında, onun "başöğretmen" oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir.



Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

22 Kasım 2012 Perşembe

Paradoks (Kısır Döngü) Nedir?


Bir sorunun cevabına ne doğru ne de yanlış diyemiyorsak bir Paradoks ile karşı karşıyayız demektir. Nicolas Baurbaki bu konuda;

"Ünlü paradokslar, on yıllar bazen de yüzyıllar boyunca mantıksal düşünceyi beslemiştir."

"Bu sayfada yazılı olan hiçbir şeyi okumayın." gibi buna benzer paradokslar ya kendileriyle çelişiyor gibi görünür, anlamsız ya da şaşırtıcı sonuçlara varır; ya da kısır döngü biçimindedir.

Paradokslar yüzyıllar boyunca insanları büyülemiş ve hayrete düşürmüştür. Paradokslara, Edebiyat, bilim ve Matematik'ten günlük yaşama kadar çok değişik alanlarda rastlanır. Ne tür paradoks olursa olsun ortaya çıkan sorular ve karışıklık hem ilginç, hem de eğlendiricidir. Özellikle Matematiksel paradokslar yeni buluşlara yol açabilir.

Bazı bilinen paradokslardan örneklere bakalım;

1) İkiye Bölme Paradoksu: Bir yolcu, belirli bir uzaklığa gidecektir. Önce gideceği yolun yarısını; sonra kalan yarısını; sonra kalanının yarısını;... yürümek zorundadır. Bu durumda hiçbir zaman gideceği yolun sonuna ulaşamayacaktır.

2) Euqlides Paradoksu: "Yaptığım açıklama yanlıştır."

3) Avukat Paradoksu: Yunanlı ünlü avukat Protogras, verdiği özel dersin ücreti ile ilgili olarak öğrencisiyle bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre öğrencisi aldığı ilk davayı kazanırsa bu ücreti avukata ödeyecek, kazanamazsa ödemeyecektir.

Dersin bitiminden hemen sonra herhangi bir dava almayan öğrenciden ses seda çıkmaz. Sabrını yitiren avukat, bir dava açarak bu ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan öğrenci bu ilk davasında kendini savunmayı üstlenir.

Bu davayı öğrenci kazanırsa ilk davasını kazanmış olacağı için davayı kaybeden hocasına parayı ödemek zorunda kalacaktır.

Tersine davayı kaybederse bu kez de davayı kaybettiği için hocasına yine ödeme yapmak zorunda kalacaktır.

4) Epimenides Paradoksu: Epimenides Giritli idi. Ve paradoksu şöyleydi; "Bütün Giritliler yalancıdır".

5) Walt Kelley Paradoksu: "Düşmanla karşılaştık ve o biziz".

6) Berber Paradoksu: Bu paradoks 1918'de çıkmıştır. Bir köyde, bir berber, kendi traş olmayan herkesi traş eder. Berberi kim traş edecek?

7) Oscar Wilde Paradoksu: "Günah işlemenin tek yolu onu kabul etmektir".

8) Don Kişot Paradoksu: Sanço Panço, Baratania adasının yöneticisidir. Adaya gelenler niye geldiklerini belirtmek zorundadır. Eğer doğruyu söylerlerse serbest kalacaklar, yalan söylerlerse asılacaklardır. Günün birinde bir yolcu gelir ve "Ben asılmak için buradayım". der. Sanço ne yapmalı?

9) Sonsuzlukla ilgili Paradoks: Doğal sayılar kümesi ve Doğal sayıların karelerinin kümesi bir bir eşlenebilir. Bu kümelerin eleman sayıları nasıl birbirine eşit olabilir?

10) Russell Paradoksu: Bertrand Russell'ın paradoksu küme üyeliğine ilişkindir. Bir küme ya kendisinin bir üyesidir, ya da değildir. Kendisinin bir üyesi olmayan kümelere "düzenli" diyelim. Örneğin, "İnsanların kümesi"nin kendisi, bir insan olmadığı için, nkendisinin bir üyesi değildir. Kendisini içeren kümeleri "düzensiz" olarak adlandıralım. Örneğin "beş elemandan fazla elemanı olan kümelerin kümesi" düzenli midir yoksa düzensiz midir? Eğer düzenliyse; kendinin bir üyesi olamaz. Tüm düzenli kümeleri içerdiğine göre ve kendisinin de düzenli olduğunu kabul ettiğimiz için, kendisini içermelidir. Ama eğer kendisini içeriyorsa, tanıma göre düzensizdir. Düzenli olduğunu varsayıp, düzensiz olduğu çelişkili sonucuna vardık. Diğer taraftan, eğer düzensiz ise, kendisini elemanı olarak içerir. Ama elemanlarının sadece düzenli kümeler olduğunu biliyoruz. Demek ki düzensiz ise düzenli olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Russell Paradoksu, Alman Matematikçi Gottlob Frege'e büyük bir darbe indirmiştir. Frege, bu paradoksu öğrendiğinde, aritmetiğin mantıksal gelişimi hakkındaki kitabının ikinci cildini yeni bitirmişti. II.cildin ek bölümü şöyle başlar: "Bir bilim insanı için en üzücü olay, yapıtı tam bitmişken temellerinin çökmesidir. Bertrand Russell'ın bana gönderdiği mektup sonucunda, bu duruma düştüm..."   



Nazar Boncuğu Lale Tabak-1

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

21 Kasım 2012 Çarşamba

Kısaca Felsefe...


Öznenin (sübje) evreni, insanı, evrende insanın yeri ve kaderini salt düşünce temelinde sistemli olarak açıklama ve yorumlama çabasına felsefi bilgi denir.

Felsefe bilgelik anlamına gelir. Felsefenin ilk kurucuları bilgeliği bilgiyi ve bilmeyi sevmek, erdemli ve mutlu yaşamayı istemek ve aramak olarak anlamışlardır.

 FELSEFİ BİLGİNİN ÖZELLİKLERİ
• İnsanın anlama isteğinden kaynaklanır.
• Akla dayanır.
• Evrenseldir.
• Sistemlidir.
• Eleştireldir.
• Özneldir (subjektif). Sonuçları kesin değildir.
• Yığılan (biriken) bilgidir.
• Sınırlı bir alanın bilgisi değildir.

Felsefenin gereği:
Felsefe öğrenmenin bilimler gibi insan yaşamına doğrudan katlısını beklemek kuşkusuz zordur. Bilgi, pratik yaşamda kullanıldığı oranda önem kazanır. Felsefi bilgide dolaylı olarak insan yaşamını değiştirir.

Felsefe
• İnsanın anlama ihtiyacını karşılayarak “insan olmanın” bilincine vardırır.
• İnsanın çevresinde olup biten her şeye eleştirel yaklaşmasını, böylece kendi düşünce gücüyle olayları anlamasını sağlar.
• Kişiye, başkalarının görüşlerine saygı duymayı, onlara karşı hoşgörülü olmayı öğretir.
• Bilimlere yol gösterir, bireylerinin gelişmesinin dinamiğini oluşturur.
• “Bilgi toplumu”nun oluşmasına ve bilginin üretilmesinde katkıda bulunur.
• Toplumsal yaşamda başka insanlarla iletişim kurmada yardımcı olur.

Kısaca felsefe, evrende düşünen, anlamaya çalışan, eleştiren, yorumlayan bir varlık olmamızın onurunu hissetmektir.

Descartes araştırmaları sırasında “metodik şüphe” yöntemini kullanır. Bu yönteme göre:
• Her şeyden şüphe ederim.
• O halde şüphenin kaynağı olan kendi varlığımdan şüphe edemem. Düşünüyorum, öyleyse varım. (cogito ergo sum)
• İnsanın beninde (ego) tanrı kavramı vardır.
• Tanrı’nın yarattığı evrenin varlığından şüphe edemem.

 Meğerse ne kadar önemli bir şeymiş felsefe. Bilgiye ulaşmak, bilgiyi yorumlamak, gerçeği anlamak için çokta gerekliymiş.
Oysa biz ne diyoruz? “felsefe yapma!”
Felsefe yapan birine ne kadar ihtiyaç duyduğumuz ortada değil mi?
• Bana “insan olma” bilincine varmamda yardımcı olacaksa.
• Bilgi üretmeme, bilgi toplumunu yaratırken bir şey de benim yapmamı sağlayacaksa.
• Toplumsal bir varlık olarak, diğerleriyle sağlıklı iletişim kurmamı sağlayacaksa.


Nazar Boncuğu Lale Semazen

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

20 Kasım 2012 Salı

Dünya Felsefe Günü...


Her yıl Kasım ayının üçüncü Perşembe günü, Dünya Felsefe Günü olarak kutlanmaktadır. Bu konudaki önerinin, Türkiye Felsefe Kurumu tarafından getirildiğini ve UNESCO tarafından da kabul edildiğini hatırlatmak yerinde olur. 1946 yılında resmen yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, savaş ve çatışmaların ilk çıkış yerinin insan zihni olduğunu belirtir. Dünyamızdaki olumsuz gelişmelerin önce zihinlerde başlaması nedeniyle, UNESCO'nun birtakım ilkeleri yaygınlaştırmayı amaçladığını görüyoruz. Dünya Felsefe Günü nedeniyle felsefenin gündeme gelmesi önemlidir; çünkü gerek dünyada gerekse ülkemizde felsefeye duyulan gereksinimin arttığını görüyoruz. İnsanlığın karşı karşıya olduğu problemler kadar, ülkemizin kendine özgü problemleri de, olaylara felsefenin ışığında da bakabilmeyi gerekli kılmaktadır. Savaşların ve çatışmaların bitmek bilmediği, savaş tacirlerinin her türlü yolu ve yöntemi kullanmaktan çekinmedikleri günümüz dünyasında barış, özgürlük, insan hakları, insanın onuru ve değerlerin savunulmasında felsefenin temellendiriciliği ve aydınlatıcılığı büyük önem taşımaktadır. Yaşadığımız dünyayı daha iyi, daha insancıl bir dünyaya dönüştürmede ve uygarlık maskesiyle gizlenmeye çalışılan modern barbarlıklara başkaldırmada felsefenin işlevi yaşamsal bir önem taşımaktadır.



Felsefenin Yararı Nedir?
Felsefenin Yararı veya gerekliliği onun toplumsal-kültürel işlevi ve felsefenin tarihsel gelişimi ile ilgili olarak birkaç şey söylemek gerekir. Mongolfier kardeşler icat etmiş oldukları balonla ilk uçuşlarını yapmak istedikleri sırada gösteriyi izlemek için meydanda toplanan seyirciler arasından biri yanında bulunan tonton tavırlı, yaşlı, saygıdeğer bir baya dönerek biraz saf bir tavırla şu soruyu sorar: "İyi de bu ne işe yarıyor bayım?" Sözü edilen yaşlı bay - ki o sıralarda Fransa'yı ziyaret etmekte olan ünlü Amerikalı bilgin ve siyaset adamı Benjamin Franklin'dir - aynı ölçüde hoşgölürü bir şekilde gülümseyerek şu cevabı verir: "Yeni doğmuş bir bebek ne işe yarar bayım?"

Kanımızca bu cevap, felsefenin ve aslında daha genel olarak diğer temel kültürel etkinliklerin son tahlilde ne işe yaradıkları sorusuna verilebilecek en güzel ve en anlamlı cevaptır. Konuya bir işe yaramak açısından baktığımızda en çok işe yaradığı düşünülen bazı etkinliklerimizin bir işe yaramadığını da görebiliriz. Örneğin bilim bile çoğu kez bir işe yaramaz.

Felsefe; insanı insan yapan ve bir hiç olmaktan kurtaran araştırma ruhunun, anlamlandırma, yorumlama ve değerlendirme etkinliğinin, önemli sorular sorma ve onlara ciddi olarak cevaplar arama özelliğinin, erdemli olma ve mutlu yaşama talebinin, kısacası bilgeliğe ulaşma özleminin en hakiki ifadesidir.



Filozoflardan

"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir."
Karl JASPERS

"Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir."
SOKRATES

"Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (İdealist) bir çalışmadır."
PLATON

"İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe."
ARİSTOTELES

"Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir."
EPİKUROS

"Felsefe tanrıyı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir."
AUGUSTİNUS 

"İnanılanı anlamaya çalışmaktır."
ANSELMUS

"İnanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır."
ABAELARDUS

"Tanrıdır konusu, tanrının tanıtlanmasıdır."
A. THOMAS 

"Eleştiridir."
CAMPENELLA

"Deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir."
F. BACON

"Felsefe yapmak doğru düşünmektir."
T. HOBBES

"Felsefe bir bilimdir ve geometrik yöntemi metafiziğe uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak için."
DESCARTES

"Felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir."
SPİNOZA

"Gerçekte doğru olanı algılamaktır. Felsefe göklerden yere inerek, beş duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir."
LEİBNİZ

"Bütün düşüncelerimizin duyumlarımızla, gerçek alemden geldiğini tanıtlamaktır."
LOCKE

"Felsefe duyumların bilgisidir."
CONDİLLAC

"İnsan zihninin mahiyetini incelemektir."
HUME





Nazar Boncuğu Lale Çini-1

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

19 Kasım 2012 Pazartesi

Şah ve Mat...


Kimilerine göre zor, kimilerine göre kolay, kimilerine göre sıkıcı, kimilerine göre eğlenceli bir oyun. Fakat hiç şüphesiz ki dünya üzerinde oynanan en büyük zekâ oyunlarından biri. Sadece oyun da değil, birçok hastalığın ve ruhi sıkıntıların tedavisinde de kullanılan bir oyun. İnsanı hem dinlendiren hem de düşündüren satranç, tamamen oyun stratejisine dayanır. Genelde oyun zekâsı yüksek düzeyde olan ve oyunun ilerki hamlelerinin daha kolay hesap edip ona göre strateji uygulayanlar bu oyunda daha başarılı olurlar. 
Satrancın ilk kez 570-600 yılları arasında Hindistan’da ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Rivayetlere göre Brahman rahibi, Şah’a bir ders vermek için, onun askerleri ve vezirleri olmadan bir hiç olduğunu göstermek için bu oyunu ortaya çıkarmış. Şah ile yaptığı maçı kazanarak da istediğine ulaşmış. Ancak Şah’ın bu olaya tepkisi şu olmuş: “Peki, oyunu ve dersini beğendim. Dile benden ne dilersen !” Rahip Şah’ın dersini halâ almadığını düşünerek, yani halâ her şeyi tek başına yapabildiğini zannettiğini düşünerek ona bir ders daha vermek istemiş: “Sana bulduğum bu oyunun birinci karesi için bir buğday istiyorum. İkinci karesi için iki buğday istiyorum. Üçüncü karesi için dört buğday istiyorum. Böylece her karede, bir önceki karede aldığım buğdayın iki misli buğday istiyorum. Sadece bu kadarcık buğday istiyorum” demiş. Şah, kendisi gibi yüce ve kudretli bir şahtan isteye isteye üç beş tane buğday isteyen bu rahibin, küstahlığa varan alçak gönüllülüğüne sinirlenmiş ve ona bir ders vermek istemiş. “Hesaplayın. Hak ettiğinden bir tane fazla buğday vermeyin” demiş.
Hesaplamaya başlayınca ilk kareler kolay gitmiş. Birinci kareye bir buğday, ikinci kareye iki buğday, üçüncü kareye dört buğday… Ancak 10. kareye gelindiğinde toplam 1023 buğday vermeleri gerekiyormuş. Hesabın hep böyle gideceğini, rahibe hep böyle üç beş buğday vereceklerini zannediyorlarmış. Zaten 15. karede yalnızca 1.5 kilo buğday vermeleri gerekiyormuş. 25. kareye gelince vermeleri gereken buğdayın 1.5 ton olduğunu görmüşler ama fazla heyecanlanmamışlar. Oysa 31. kareye gelince bu işin şakası olmadığını anlamaya başlamışlar, çünkü vermeleri gereken buğday 92 tonmuş. Yine hesaplamaya devam etmişler. 49. kareye geldikleri zaman 24 milyon ton buğday onları iyice korkutmaya başlamış. 54. kareye geldiklerinde ise 771 milyon ton buğday vermeleri gerekiyormuş toplam olarak. “Madem başladık hesaplara, devam edelim” deyip bitirmişler. 64. kare de tamamlandığında bugünkü ölçülerle dünyanın 1500 yıllık buğday üretimini rahibe vermeleri gerektiği ortaya çıkmış...



Nazar Boncuğu Lale

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

17 Kasım 2012 Cumartesi

Motivasyon Masalları...


Pekçok kişinin kafasında bir hedef vardır, fakat ona ulaşmak için adım bile atmazlar. Neden? Zihinlerindeki yanlış inançlar, masallar yüzünden.

• Beceremem, onu yapamam
Evet, yapabilirsin! Diğerleri ne yapabiliyorsa, sen de yapabilirsin. Aynı büyüklükte beyin, aynı iki kol ve bacak, her gün aynı zaman diliminde yaşayan kadın yada erkek tarafından yapılmış olan tüm olağanüstü şeyleri, sen de yapabilirsin.

• Yarın başlarım
Belki, yapamazsın. Bugün yapabileceğin şeyleri asla erteleme. Yarın garanti değil ve geleceğin ne getireceğini kimse bilmiyor. Yalnızca şu andan eminsin. Buradasın ve hedeflerine ulaşabilirsin.

• Bu benim için doğru olmayabilir
Uğraştığınız şeyin sizin için en iyisi olduğundan hiçbir zaman %100 emin olamazsınız. Çünkü sürekli yenilenir ve değişir. Hedefe yürürken pek çok kere yol değiştirirsiniz. Mükemmel fırsatlar kapınızı çalana kadar beklemeyin. Harekete geçin.

Tenis...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

16 Kasım 2012 Cuma

Motivasyon ve Başarı İçin 50 Taktik...


Motivasyon, mutlu ve başarılı olmak için hayati önem taşır. Aşağıdaki ipuçları, kendi kendinizi motive etmenize ve bunu sürdürebilmenize yardımcı olacaktır. Bunlar, pratik ve sonuca yönelik tavsiyelerdir.
 Uygulamadığınız sürece, genel kültürden öteye geçmeyeceklerdir.

1. HİKAYENİZİ YAZIN
Temiz bir kağıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin hikayesini yazın. Gelecekte yapmakta olduğunuz şeyi, yaşadığınız yeri ve sahip olduklarınızı yazın. Bu sizi, hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir. 

2. GELECEĞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN 
Gözlerinizi kapatın ve kendinizi gelecekte ne yapıyor olarak görmek istiyorsanız, onu yaparken canlandırın. Sağlıklı bir şekilde koşuyorsunuz, bahçenizdeki çiçekler ile ilgileniyorsunuz ya da çalışıyorsunuz. Örneğin, hayaliniz küçük bir işyeri açmaksa, kendinizi açılış gününde, müşterileriniz ve çalışanlarınız ile selamlaşırken hayal edin. Böylece, hayallerinizi somutlaştırabilirsiniz.

3. GEÇMİŞİ GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN
Geçmişi gözünüzde canlandırdığınızda, daha önce nerede olduğunuzu ve ne kadar yol kat ettiğinizi görürsünüz. Planlı hedeflerinize ne kadar ulaştığınızı ve nerelerde hata yaptığınızı anlarsınız. Bu sizin doğru yolda ilerlemenizi sağlayacaktır. Bir şoförü düşünün, yalnızca önüne baksa ve dikiz aynasından yararlanmasa nelere maruz kalabilir. Zaman zaman geçmişe bakmak, en az şoförün dikiz aynasına bakması kadar yararlıdır.

4. BÜYÜK DÜŞÜNÜN
Geleceğiniz ile ilgili büyük düşünmekten korkmayın. Bu, kısa süreli başarısızlıklarınıza katlanmanızı kolaylaştıracaktır. Engeller, sizi durduramayacaktır. Çünkü, sizin gözleriniz büyük hedefe kilitlenmiş olacaktır. Uzun bir zamandan sonra sevdiğinize kavuşacağınızı düşünün, onu tren garından almaya giderken, bardaktan boşanırcasına yağan, sizi sırılsıklam eden yağmur, rahatsız eder mi? 

5. KENDİNİZİ EĞİTİN
Hedef ya da hayaliniz ile ilgili her şeyi öğrenin, okuyun, konuşun, dinleyin ve deneyin. Eğer bir yazar olmak istiyorsanız, ders alın, kitaplar okuyun, yazın, diğer yazarlar ile konuşun, atölye çalışmalarına katılın. 

6. DÜZENLİ OLUN
Temiz, düzenli ve iyi organize edilmiş bir ev, ofis ve hayat, motive edilmiş akıl için olmazsa olmaz niteliği taşımaktadır. Fiziksel dağınıklık, zihinsel dağınıklığa neden olur. Düzenli bir hayatınız olsun, böylece kendinizi her gün daha da zinde hissedeceksiniz. Örneğin, gece yatma, sabah kalkma saatiniz düzenli olsun. Mutlaka kahvaltı edin ve sabah en az yarım saat yürüyüş yapın.

7. EVİNİZDE VE OFİSİNİZDE MOTİVATÖRLERE YER VERİN
Evinizde, ofisinizde, arabanızda, cüzdanınızda size hedef ve hayallerinizi hatırlatacak sembollere, işaretlere, notlara ya da objelere yer verin. Bu hatırlatıcılar, sizin motivasyonunuzun devamının garantisi olacaklar. Son model bir araba sahibi olmayı mı istiyorsunuz? O halde hayalinizdeki arabanın resimlerini odanızın duvarına asın, cüzdanınızda saklayın ve ihtiyaç duyduğunuz an bakıp, hedefinizi hatırlayın.

8. GÖNÜLLÜ ÇALIŞMALARA KATILIN
Gönüllü olarak başka insanlara yardım edin. Bunu yaptığınızda, diğer insanları mutlu etmenin ne kadar tatmin edici bir şey olduğunu fark edeceksiniz. Haftasonları, eşinizle birlikte Çocuk Esirgeme Kurumu'na gitmek iyi bir fikir olabilir.

9. KENDİ MOTİVASYONUNUZ İLE BAŞKALARINI MOTİVE EDİN
En iyi öğrenme yöntemi, öğretmektir. Çocuklarınızın motive olmalarına, arkadaşlarınızın daha etkili hedefler belirlemelerine, eşinizin kişisel hayallerine ulaşmasına yardımcı olun. Onlara yardımcı olduğunuz zamanlarda, aslında kendinize de yardım ediyor olacaksınız.

10. ÇOCUKLAR İLE ZAMAN GEÇİRİN
Çocuklar ile zaman geçirmek size perspektif kazandıracaktır. İşteki yada özel hayatınızdaki sıkıntı yada endişeler, çocuklarınız ile oynadığınızda eriyip gider. Çocuklar her şeye basit yollu bakarlar ve bunu öğrenmek bile bizim için kar sayılır.

11. BADİLİK SİSTEMİ KURUN
Eşinizin kendi gelişimine yönelik hedefleri yada bir şeyleri başarmak isteyen yakın bir arkadaşınız var mı? Eğer varsa, onlar ile 'badilik sistemi' kurun. Birbirinizi motive edin, uyarın, cesaretlendirin ve hedeflerinizde yardımcı olun.

12. KENDİNİZE BİR MODEL BULUN
Kendisinden bir şeyler öğrenebileceğiniz rol model seçin. Bu kişi, sizin saygı duyduğunuz ve kendisi gibi olmak istediğiniz birisi olmalıdır. Saygı duyduğunuz bir insanı örnek aldığınızsa, tekerleği yeniden icat etmeniz gerekmeyecektir. 
Eğer çevrenizde böyle bir kişi yoksa, ünlü bir lideri, sanatçıyı yada bilim adamını da rol model olarak alabilirsiniz. Kendisi ve yaptıkları hakkında tüm bilgileri edinerek, hedeflerinize ulaşmak için kullanabilirsiniz.

13. YÜRÜYÜŞ YAPIN VE ARABA KULLANIN
Şöyle bir etrafı gezin yada bulunduğunuz semtte arabanızla dolaşarak, rahatlayın, serbest zaman geçirin. Hepimizin rahatlamaya ihtiyacı var ve aslında hızlı yürüyüşler yapmak, araba kullanmak, gerçekten iyi birer çözüm. Bu şekilde yaptığınız mekan değişikliği, üzerinizdeki olumsuz havayı dağıtacaktır.

14. BAŞARI HİKAYELERİNİ OKUYUN
Etrafınızdaki insanların başarı hikayelerini okuyun. Günlük gazetelerde bile size ilham verebilecek, motive edecek ve harekete geçirecek düzinelerce küçük başarı hikayeleri var. Kütüphaneler, sıradan insanların sıra dışı hikayelerini anlatan biyografi ve otobiyografileri ile dolu. Hepsi, sizi başarıya ulaştırmak için raflarda heyecanla bekliyorlar.

15. MÜZİK DİNLEYİN
Müzik sakinleştirir, heyecanlandırır, hüzünlendirir ve hatta motive edebilir. Koşu yaparken Rocky'nin film müziğini dinlemek, müziği motivatör olarak kullanmaya en güzel örnektir. Sizi motive edecek şarkıları belirleyin ve ihtiyacınız olduğu durumlarda onlardan yararlanın. 

16. MOTİVE EDİCİ FİLMLER İZLEYİN
Sizi motive eden filmlerin listesini yapın ve küçük bir arşiv oluşturun. Örneğin; Forrest Gump filmini izlemek pek çok kişiyi motive edebilir. Biliyorsunuz bu filmde, IQ'su normal insanlardan çok daha düşük bir kişi, büyük başarılara imza atıyordu.

17. MOTİVE EDİCİ ALINTILARI OKUYUN
Gerek internette, gerekse kitaplarda size ilham verecek ve motive edecek binlerce alıntı bulunuyor. İnternette dolaşın ve aranın çiçeklerden bal topladığı gibi bilgileri toplayın. 
Bunlar işinize çok yaracaktır, çünkü hepimizin hayatı yorumlama şeklimiz farklıdır. Hayata farklı açılardan bakmanızı sağlayacak hikayeler bile çok işinizi görecektir. 

18. SAĞLIKLI BESLENİN
Mutlu bir yaşam için, sağlıklı beslenme çok önemlidir. İyi bir diyet, sizin vücut sisteminiz için gerekli olacak tüm besin, vitamin ve mineralleri içerir. Fazlası zaten zararlı olacaktır. Ne demişler, "sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur". Vücudunuz ve motivasyonunuz için sağlıklı beslenin. Sigara ve alkolden uzak durun.

19. YETERİNCE UYUYUN
Bazı insanlara 6 saat uyku yeterken, bazıları için 8 saat gerekli olabilir. Yeterince uyuduğunuza emin oluncaya kadar uyuyun. Ancak, 8 saatten fazla olmamasına da dikkat edin. Düzenli ve yeterli bir uykuya sahip olmanın, hem vücudunuz hem de zihniniz açısından ne kadar yararlı olduğunuz göreceksiniz.

20. SÜREKLİ ÖĞRENİN
En önemli ders bu. Etrafınızdaki dünya hakkında sürekli öğrenmeye devam edin ve asla durmayın. Sizi ilgilendiren şeyler hakkında okuyun, dinleyin ve öğrenin. Mesela, sorulan bir soruya "bilmiyorum" demenin tadını çıkarın, sonra hemen öğrenin. Meraklı olun. Biliyorsunuz, merak ilmin hocasıdır.

21. HEDEFLERLE ÇALIŞIN
Hedefler ile ilgili en önemli ipucu bu. Hedeflerle çalış..!
Hedefler, hayatınızın tüm alanlarındaki gelişiminiz için önemlidir, eğer hedefsiz çalışırsanız, gelişiminizde güçlükler ile karşılaşırsınız. 
İstediğinizi elde etmek için, işinizi şansa bırakmanız hiç de iyi bir yol değildir. 
Earl Wilson'un güzel bir sözü var. Diyor ki : "Başarı mı? Başarı tamamen şansa bağlıdır. İnanmazsanız başarısız insanlara sorun..!"
Hedeflerle çalışın, onlar size başarıyı ve yanında meyvesi olan mutluluğu getireceklerdir.

22. BEYİN FIRTINASI YAPIN
Temiz bir kağıt ve kalem alın. Uygun bir ortama geçin. Kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği, telefondan uzak. Sonra, düşünün, düşünün ve tekrar düşünün. Aklınıza gelen her düşünceyi yazın. Parasal hedefler, kişisel hedefler, İlişkisel hedefler, sağlığınız ile ilgili olanlar vs. Tüm fikirleri yazın. Bitirdiğinizde, üzerinde çalışmak için gereğin fazla hedefiniz olacak. Bunlar arasından sizin için önemli olanları seçin.

23. HEDEFİNİZİ KAĞIDA YAZIN
Üzerinde çalışacağınız hedefi seçmeden önce, onu bir kağıda yazın, hedefinizin somutlaşmasını sağlayın. Böylece, sizin için gerekli olup olmadığına daha kolay karar verebilirsiniz.

24. HEDEFİ SEÇME NEDENLERİNİZİ YAZIN
Neden bu hedefi seçtiniz? Hedeflerinizin her biri için, "Bunun bana ne yararı var" sorusunu sorun. Hedefi seçme nedenlerinizi kolaylıkla açıklayabiliyor olmalısınız. Eğer açıklayamıyorsanız, bu hedefi listeden silin ve diğerine geçin.

25. HEDEFİNİZİN SPESİFİK OLMASINI SAĞLAYIN
Hedefinizin etkili olabilmesi için, onu spesifik olarak ele alın. 
"Çocuklarınız ile ilişkilerinizi geliştirmek" çok önemli ve yapmaya değer olabilir, ancak hedefiniz adına çok geniş bir tanımlama olacaktır. Bunun yerine, daha spesifik bir hedef belirleyin. Mesela, Pazar günleri beraber pikniğe çıkmak, akşam yemeklerinizi saat 19:00-20:00 arasında birlikte yemek, yada gece yatmadan önce onlarla 1 saat sohbet ederek bilgi ve deneyimlerinizi aktarmak gibi. Bu sizi hedefinize daha kolay ulaştırabilir. 

26. TERMİNLER KULLANIN
Hedeflerinizin gerçekleşmesini engelleyecek en ölümcül şey, ertelemektir. Bu problemin üstesinden gelmenin en iyi yolu termin kullanmaktır. 
Hedeflerinizde yaptığınız gibi, terminlerinizi de spesifikleştirin. Elimdeki projeyi 30 Aralık 2012'ye kadar bitireceğim gibi...

27. BAŞLAMA TARİHİ KULLANIN
Termin önemli, ancak onun kadar önemli olan başka bir konu daha var ki, bu da başlama zamanının net olmasıdır. Hedefiniz için yola çıkarken, başlama tarihini ertelemeye yönelik pek çok nedeniniz olacaktır. 
Bunun üstesinden gelmek için, başlama tarihi belirleyin ve o tarihe sadık kalın.

28. BÜYÜK HEDEFLER SEÇİN
Hedeflerinizin etkili olabilmesi için, ulaşılabilir-zor olmalıdır. Eğer hedefiniz başarılması kolay ise, motivasyonunuz düşer. 
Hedefleriniz ulaşılabilir olmalı, ancak aynı zamanda sizin mevcut yetenek ve becerilerinizi geliştirmenizi gerektirecek kadar da zor olmalıdır.

29. ULAŞILABİLİR HEDEFLER BELİRLEYİN
Ulaşamayacağınız hedefler belirlemek, sununda, sizde hayal kırıklığı, kızgınlık ve özgüven sarsılması yaratır. Hedefleriniz ulaşılabilir-zor ve mantıklı olmalıdır.

30. DETAYLI AKSİYON PLANI HAZIRLAYIN
Hedeflerinizin her bölümü için, adım adım detaylı aksiyon planı hazırlayın. Pek çok hedef, ne zaman ne yapılacağı planlanmadığı için başarısızlığa uğrar. Yapacağınızı planlayın ve planladığınızı yapın. 

31. ABARTMAYIN ( GEREĞİNDEN FAZLA HEDEF İLE ÇALIŞMAYIN)
Aynı anda çok fazla hedef üzerinde çalışmayın. Başlamak için bir ila üç arası hedef uygun olacaktır. 

32. İLERLEMENİZİ ÖLÇÜN
Çalışmalarınızdaki ilerlemenizi ölçün. 300 sayfalık bir roman yazmak istiyor olabilirsiniz. 300 sayfayı birden hedeflemeyin. 25 ila 50 sayfalık artışlar şeklinde düşünün ve tamamladığınız sayfaların günlük çetelesini tutun. İlerlemenizi ölçmek, hedefiniz gerçekleşinceye kadar motivasyonunuz en üst seviyede tutacaktır. 

33. İSTEK LİSTESİ HAZIRLAYIN
Kendinizi yapmak zorunda hissettiğiniz yada yapmayı gönülden istediğiniz 10 şeyin listesini yapın. Bir iş kurmak, maratonda koşmak, vs. 
Bu listeyi ofisinizde ve/veya evinizdeki panoya yapıştın.

34. HATIRLATICILAR KULLANIN
Post-it'ler günlük görevlerinizi ve hedeflerini hatırlamanız için mükemmel araçlardır. Tabii, abartmamak kaydıyla. 
Birbiri üstüne geçmiş, ne olduğu okunmayan onlarca not, size hiçbir yarar sağlamayacaktır. 

35. KENDİNİZİ ÖDÜLLENDİRİN
Kendiniz için ödüller belirleyin. Hedefinize ulaştığınızda yada küçük de olsa bir adım attığınızda kendinizi ödüllendirin ve bunu kutlayın. Çok çalıştınız ve bunu hak ettiniz. Ailenizle dışarıda yemek yiyin, kısa bir seyahate çıkın yada sizi mutlu edecek başka şeyler yapın. Davranış her şeydir. Aşağıdaki ipuçları, kazanan davranışlara sahip olmanıza yardımcı olacaktır.

36. DOĞRU KELİMELERİ KULLANIN
Günlük konuşmalarınızda, 'Bunu başarabilirim' yada 'Bir çözüm buluruz' gibi olumlu cümleler kullanmaya dikkat edin. Kurduğunuz, cümlelerin sizin psikolojiniz ve davranışlarınız üzerinde son derece önemli etkileri olduğunu unutmayın.

37. İYİMSER OLMAK İÇİN ÇABA HARCAYIN
İnsanların ne kadar başarılı oldukları, iyimser yada kötümser olmalarına göre değişir. Pozitif davranışlara sahip olmak, üzerinde uğraşmanız gereken bir şeydir. Önemli olan, ne olduğunuz yada olmadığınız değil, ne olabileceğinizdir.

38. ARKADAŞLARINIZI SEÇİN
Arkadaşlarınızın negatif davranışları mı var? Bu sizi etkiliyor mu? 
Birlikte zaman geçirdiğimiz insanlar, çoğu zaman bizim tutumumuzu etkileyebilir. Eğer ofisinizdeki yada evinizdeki bireyler sizi negatif yönde etkiliyorsa, bu durumu değiştirecek gerekli adımları atın.

39. DEĞİŞİME İHTİYACINIZ OLDUĞUNU NASIL ANLAYACAKSINIZ?
Mutsuz olduğunuzu anladığınızda, bunu kendinize itiraf edin ve kendinizi korumaya alın. Bu yapılması çok zor olan bir şey, özellikle bir şeyleri kendinize itiraf edecek durumda değilseniz. Yapılması zor, ancak değerli. Karamsarlığa düşmeye başladığınızda, farkına varın ve bu durumu değiştirin. 

40. DİĞERLERİNİN NE DEDİĞİNİ DİNLEYİN
Kendimize pozitif bir insan olduğumuzu söylemekten hoşlanıyor olabiliriz, fakat bu her zaman doğru değildir. Arkadaşlarınızın ve ailenizin sizin davranışlarınız ile ilgili söylediklerine kulak verin, duymak istemeyeceğiniz şeyler söyleyebilirler. Fakat, unutmamak gerekir ki; hayattaki en iyi değişimler, yapıcı eleştirilerden gelir. 

41. SİZİ NELERİN HUZURSUZ ETTİĞİNİ ÖĞRENİN
Sizi nelerin huzursuz ettiğini bildiğinizde, içinde bulunduğunuz olumsuz durumdan uzaklaşabilir ve bunun sonucu ortaya çıkan gerilim ve hayal kırıklıklarından korunabilirsiniz. 
Eğer kaçamayacağınız bir durum söz konusu ise, onu daha iyi bir hale getirmek için neler yapabileceğinizi düşünün. 

42. SİZİ NELER MUTLU EDER?
Bu sizin psikolojiniz ve tutumunuz için hayati önem taşır. Sizin 'mutluluk' tuşunuz tutum ve davranışlarınızı tekrar ve tekrar geliştirmek için gereklidir.

43. ARA VERMESİNİ BİLİN
Şimdi dışarıya çıkın ve açık havada kısa bir yürüyüş yapın. Sıkıntı duyduğunuz durumlarda, ara vermesini bilin. Bu sizin olaylara farklı bir perspektiften bakmanızı sağlayacaktır. Mesela, eşinizle problem mi yaşadınız yada amiriniz sizi demoralize edecek şeyler mi söyledi, ani tepkilerden kaçının, bir ara verin, etraflıca düşünün ve öyle harekete geçin. Bununla birlikte, sürekli çalışmayın, ara vermesini bilin. 

44. HAREKETE GEÇMEDEN ÖNCE İKİ KERE DÜŞÜNÜN
Harekete geçmeden önce, nedeniyle birlikte hareketiniz hakkında düşünün. Eğer bir çalışanınız, sizi de etkileyebilecek bir yanlış yaptıysa, hemen bağırıp çağırmayın. En iyi karşılık (yanıt) üzerinde düşünün. Bunu iki kere yaptıktan sonra harekete geçin. İki kez dinleyip, bir kez konuşmamız için, iki kulağımız ve bir ağzımız olduğunu unutmayın.

45. TEPKİ & YANIT 
Bu iki kelime, mutlu, istekli, pozitif insan ile üzgün, bitkin ve negatif insan arasındaki farktır. Hayatınızda sizi direk yada dolaylı olarak etkileyecek şeyler olduğunda, buna yanıt verin. Yani, üzerinde düşünün, çözüme odaklanın. 
Eğer tepki verirseniz, nedenleri atlamış ve o andaki duruma odaklanmış olursunuz. Sonuçta, daha fazla sıkıntı ve hayal kırıklığı dışında elinize bir şey geçmez. Tepki değil, yanıt verin.

46. SAHİP OLDUĞUNUZ ŞEYLERİN DEĞERİNİ BİLİN
Etrafınıza bakın ve sahip olduğunuz şeylerin değerlerinin farkına varın. Arkadaşlarınız, aileniz, kariyeriniz, eviniz yada başka herhangi bir şey. Bu bile başlı başına bir mutluluk kaynağıdır. Kötü şeylerin hayatımıza nasıl girdiğinin önemi yok, biz sahip şeyler için şükretmeliyiz. 
Farklı bir bakış açısıyla bakın ve hayatınızdaki güzel şeylerin tadını çıkarın.

47. HER ZAMAN MUTLU OLMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ
Bazen, kendinizi kötü hissetmenizin hiçbir kötü yanı yok. Her zaman, dışadönük, heyecanlı, enerji dolu olmak zorunda değilsiniz. 
Bir şeylerin yolunda gitmediği, kendinizi iyi hissetmediğiniz günler olacaktır. Dert etmeyin, problemler geçer. 

48. MANTIĞINIZLA HAREKET EDİN
Sorunlara mantığınızla yaklaşın. Duygularınızla hareket ederseniz, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. 

49. DEDİKODUCULARDAN UZAK DURUN
Etrafınızdaki negatif konuşmalara katılmayın. Eğer, konuşmanın bu yönde ilerlediğini görürseniz, özür dileyerek kibarca oradan uzaklaşın.

50. GÜNE İYİ BAŞLAYIN
Güne gülümseyerek başlayın. Bugün, başarılacak ve hoşlanılacak pek çok şeye sahip olacaksınız. Hayat kısa..! Ancak, bugün geriye kalan hayatınızın ilk günü. Bunu asla unutmayın.


Şef Arı...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

14 Kasım 2012 Çarşamba

Komik Felsefe Taşları ...


Madde 1   : İnsanlar yorgun doğar, dinlenmek için yaşar.
Madde 2   : Çalışmak yorar. 
Madde 3   : Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
Madde 4   : Yatağını kendini sevdiğin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
Madde 5   : Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
Madde 6   : Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele.
Madde 7   : Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
Madde 8   : Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
Madde 9   : Tembellikten kimse ölmemiş.
Madde 10 : Çalışma isteği duyunca bir yere otur isteğin geçmesini bekle.



Şişirme İşler...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

13 Kasım 2012 Salı

Bilgelik...


“Bilgeler bilgeliği aramazlar, ne de bilgisizler bilgeliğin ardına düşerler.” Socrates

“Eğer ilerlemek istiyorsan, nereye gittiğini bilmen gerekir.” der, Stoacılar.

Bilgelik, bilginin yararlı kullanılmasıdır. Yunancada “philosophia”, bilgelik sevgisi ve arayışı demektir. Bilge insan, bilgiyi iyi, doğru ve güzele yönelik olarak, yaşam için kullanmasını bilen insan demektir. Antik Yunan felsefesinde bilgelik, akla uygun davranmaktı. Sokrates, bu terimi kendini tanımak anlamında kullanmıştır. Stoacılara göre bilgelik, doğaya uygun davranmaktır. Bilgelik, aynı zamanda örnek insanlığı da içermektedir, o öncü olmaktır.

Bilgi büyük bir güçtür, bilgelik ise bu gücün kullanılması, uygulanması ve aktarılmasıdır. “ Bilge kişilerin en büyük özellikleri çok şey bilmediklerini bilmeleridir. Çok şey bilmediğini fark eden kişi, uzun ve zahmetli olgunlaşma ve bilgelik yolculuğuna başlayabilir. Bu yolculuk bir noktaya varmakla da bitmeyecektir. ” denir.

Epikuros'a göre de bilgelik, erdem yoluyla varılan yüksek bir sarsılmazlık durumudur, salt dinginlik ve aldırmazlıktır.

Bilgi, bilgelik için zorunludur ama yeterli değildir. Amaca, göreve yönelik bir yaşam iyi ve kaliteli, seçkin bir yaşamdır. Bu amaç insanın kendini gerçekleştirmesidir.

Ezoterik öğretilerde, yılan ve baykuş bilgeliğin sembolleri olmuşlardır. Simya’da ise tuz bilgelik ve öğrenim sembollüdür. “Kuyruğu ağzında halka oluşturan yılan” evrenin birliğini temsil eden çok eski bir devridaim, dinamizm, ahenkli denge ve bilgelik semboldür. Bilgi ve bilgelik akil olana özü itibarı ile verilirken, akil olmayan çoğunluk şekil ile yetinmektedir.

Bilgiyi, bilgeliği arama uğraşısı, “bilgelik sevgisi” olan felsefe, aynı zamanda “hakikat” arayışındadır.

Bilgelik, bazı kaynaklara göre: “Bilgi ile erdemin birleşiminden oluşan olgunluk ve insanın öz varlığını bilmesinden doğan bir içsel aydınlıktır.”

Bilgelik, doğru ve faydalı bilginin hayata uygulanmasıyla başlar. Esas önemli olan sözler değil, eylemlerdir. Fiiliyatta uygulanamayan tüm sözlerin hiçbir kıymeti yoktur. O, yolu biliş değil, o yolda yürüyüştür. Bu yolun yolcuları, kimseye bağımlı değildirler.

Alain: "Bilgelik, sadece bilmek değil, aynı zamanda bilgiyi hayata uygulamak ve mutlu olmayı da başarmaktır” der. Bilgi, en büyük güçtür ve Alanin’in söz ettiği mutluluk ise yola çıkmamızdaki amaç değil, yolun kendisidir. Bilgelik arayışı, bir kimsenin, kendi güçlerini kullanmasının da arayışıdır.

Yolda olabilmek için kendimizi tanımak, kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmek, zayıf bulduğumuz yanlarımızı geliştirmek için çaba göstermek şarttır. Eğer bir kimse, güçlü ve zayıf noktalarının bilincine varmışsa, bilgelik yolunda önemli mesafeler almış demektir. Bilgelik yolu kişinin kendi benliğini ve iç dünyasını arındırmasını sağlar. Aklı rehber edinen sezgilerimizin de yardımıyla kâmil insan olma yönünde yolda ilerlemek zaten tekâmül etmektir ki hayatın temel amacı budur.

Andre Comte “Felsefeyi Takdimimdir” isimli eserinde şöyle der:

““Felsefe, insan için bilgelik yolunda bir çabadır ve daima yarım kalır, ” diyor Kant. İşte geç kalmadan yola koyulmak için bir sebep daha. Daha iyi yaşamak için daha iyi düşünmek söz konusudur. Felsefe bu iştir; bilgelikse dinginlik. Mutluluk amaçtır, felsefe ise yol. Herkese iyi yolculuklar!”

“Felsefe, bize hayatı öğretir, ” der, Montaigne.

Bilgelik, insanın hayatın doğal akışını ve evrenin işleyişini fark etmesiyle başlar. Bu bilgeliğe giden yolun başlangıcıdır. Düşünen insan, hep soruları olan, sorularıyla yolda olan, arayan kişidir. Havas için bilgelik, bir yaşam tarzı ve davranış biçimidir. O, kendini ve içinde yaşadığı toplumu geliştirmeyi bir görev bilir. Önemli olan, varlığın kendi içinde bir dönüşüm yaşayarak bilgelik yolunda tekâmül etmesidir.

“Hikmete dayalı ezoterik öğretilerin genel hedefi bilgeliktir. Bilgeliğe ise, içsel özgürlüğe, yetkinliğe ve bütünlüğe kavuşmakla erişilebilir. Ezoterik öğretiye göre, bilgelik yolunda ilerleyen insan, her koşul altında mutluluğu, sevinci ve asıl önemlisi sevgiyi yaşamalıdır.” denir.

Çok bilgi insanı bir alanın bilgini yapabilir ancak bilge yapmaz. Bilgiden fikir üreten kişi bir entelektüeldir. Bilge, çok okumuş da olabilir hiç okumamış da olabilir. Kesin olan, onun çok düşünen biri olduğudur.

“Başkasının bilgisiyle bilgin olabilsek de, ancak kendi bilgeliğimizle bir bilge olabiliriz.” der Montaigne.

Önemli olan yaşlanmadan bilge olabilmektir. Bu yolda akıl ve zekânın tamamen özgür olması gerekmektedir. Düşünce yönteminde gerçekleşebilecek en önemli evrim, düşünceleri, yapay sınırlamalardan, kör inanç ve bağlılıklardan arındırmaktır. Mücadele etmemiz gereken en büyük düşmanımız, taassup ve boş inançlardır.

Prajnanpad şöyle der: “Olan şeyi görmek ve kabul etmek ve daha sonra, onu değiştirmeyi denemek.”

Bilgiyi, bilgeliği arama uğraşısı, “bilgelik sevgisi” olarak felsefe, kendi doğası gereği doğruluktan ya da “hakikat” arayışından vazgeçemez. Felsefeci, hep soruları olan, sorularıyla yolda olan, arayan bir kişidir. Hakikate doğru yapılan yolculuk, bir varış değil bir gidiştir.

“Felsefe, bilgelik alıştırması ve öğretisidir.” der Kant.

Andre Comte şöyle der: “Bilgelik amaçtır; felsefe ise yol. Amaç, daha bilinçli, daha özgür, daha mutlu ve daha bilge bir yaşamdır. Bilgelik, mutluluk, dinginlik, neşeli ve aydınlık bir iç huzuru içerir. Akıl, bilgelikle ancak varlığımızı değiştirdiği, onu aydınlattığı ve onu yönlendirdiği ölçüde ilgilidir.” Ve şöyle devam eder:

“Bilgelik kutsallık değildir. Felsefe ne bir din, ne de bir ahlaktır. Kurtarılması söz konusu olan benim kendi yaşamımdır, ötekilerinin ki değil. Savunulması söz konusu olan kendi çıkarlarımdır, ne Tanrı’nın ki ne de insanlığın ki. En azından çıkış noktası budur. Yolda Tanrı’ya rastlamam mümkündür; insanlığa rastlamam da muhtemeldir.”

Akıl, kuvvet ve güzellik bireyi bilge yapar. Bilgelik insanın öz varlığını bilmesinden doğan içsel aydınlıktır. Ruhsal bütünlüğe kavuşabilme olanağıdır. Bu arayışın yaşam boyu devam edeceğini fark eden, ''değişmeyen tek gerçeğin, her şeyin daima değişeceği '' olduğunun bilincine varır.

Montaigne: “Bilgeliğin en kesin belirtisi kesintisiz bir haz vermesidir; onun durumu göksel varlıklar gibidir, daima dingin, ” der.

Akil olanlar aralarında bilgi değil bilgelik alışverişi yapmaktadırlar. Bilgelik, hakikate yaklaşmaktır. Hakikat ise yolun sonu değil; yolun kendisidir. Bizlere bu yolda yaşamayı, düşünmeyi, sorgulamayı ve sevmeyi öğrenmek düşecektir.

Konfüçyüs: “Hikmet ile tamamlanmış ilim ve akıl insanı bilgeliğe götürür, onu kamil yoluna sokar.” demiştir.

Bilgelik, beklenmesi ya da ona ulaşılması gereken başka bir hayat değildir. Bilgelik, bu hayatın hakikatidir. Bilgi almak isteyen kişi önce samimiyetle bilim öğrenecektir; denildiği gibi: “İlimsiz bilgi, bilgisiz bilgelik olmaz!” Herkes bu yolda kendi kabı ölçüsünde su, yani nasibini alacaktır.

''Bilgi başkalarından gelir. Bilgelik ise sadece insanin kendisinden.'' denilir.

Spinoza’ya göre: “Tanımak, anlamak, harekete geçmek gerekir. Dünya hayal kurmak için değil, başka bir şekle dönüştürmek içindir.” Bilge, bir eylem insanıdır. O, olana meydan okur.

Bilgelik, bilgi ve erdemin birleşiminden oluşan dinginlik ve olgunluktur. Bilgelik, cesaret ve ölçülülük üç büyük erdemdir. Bilgelik, dinginlik alanına girmiş bulunmaktır. Felsefe de “bilgelik sevgisi”dir. Bizler de bilgelik yolunda “gerçeği” aramanın gayreti içerisinde çabalamaktayız.

Denildiği gibi: “Bilgelik yolunda kendini tanımak, şu anda bulunduğumuz noktayla, olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur.”

Felsefe yolda olmaktır. Bilgelik yolculuğu ise bitmeyen bir süreçtir.
Ne mutlu yolda olanlara!

Bir Kızılderili sözünde şöyle denir: Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz de eşit oluruz.”




Kaydırak...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

12 Kasım 2012 Pazartesi

Konfüçyüs Sözleri...

• Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner.
• Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
• Ne aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.
•Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir; istek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir; özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.
• Aşk, dört nala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler.
• Aç midenin cezasını yorgun ayaklar çeker.
• Asıl bilgi insanın cehaletini tanımasında yatar.
• Akıllı insan kimseyle yarışmaz, böylece kimse onunla yarışamaz.
• Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
• Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.
• Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum.
• Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
• Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.
• Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
• Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
• Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. İyi insanlar sorunları önlemek için çaba sarf ederler.
• Bir insanı doyurmak istiyorsanız, ona balık verin; aç kalmamasını istiyorsanız ona balık tutmayı öğretin.
• Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir. 
• Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir.
• Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırlarım, yaptığımı anlarım.
• Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
• Hiç bir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz. 
• Derin olan kuyu değil,kısa olan iptir.
• Dinsel erdem, insanlığı sevmekle olanaklıdır. Bu sevgi hissi, aileden toplumdan hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır.
• Efendi adam, kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekler.
* Eğitimli insanlar adaleti ilke edinir ve onu düzenli bir biçimde yürütür; onu alçak gönüllülükle kurar ve sadakatla gerçekleştirir.
• Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.
• Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.
• Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.
• Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz.
• Gerçeği bilenler ile onu sevenler hiçbir zaman eşit değildirler.
• Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
• Güleryüzlü olmayan bir kişi, dükkan açmamalıdır.
• Güzelliği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.
• Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
• Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır.
• İhtiyatlı insan nadiren hata işler.
• İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
• İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler.
• İsteyenler bilgilerini genişletmelidirler. Bilgilerini genişletmek isteyenler önce araştırmalıdırlar.
• İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen yanlış olmaya kimse cesaret edemez.
• İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır.
• Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsın.
• Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
• Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamalıyız.
• Kendini affetmeyen bir insanın bütün kusurları affedilebilir.
• Küçük avantajların peşinden koşarken büyük başarılardan olabilirsiniz.
• Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgar: Rüzgar ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.
• Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir.
• Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasındadır.
• Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen kişidir.
• Okudum, unuttum, gördüm, hatırladım, yaptım, öğrendim
• Öğrenme ilkesi insanın temiz karakterini ortaya çıkarmak, insanlara yeni yaşam vermek ve nihai iyiye ve doğruya ulaşmak demektir.
• Öğrenmeyi sevmeksizin cömertliği sevmek vardır ki aptalca bir saflığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin bilmeyi sevmek vardır ki zihinin gereksizce dağılmasına götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin içten olmayı sevmek vardır ki onur kırıcı bir aldırmazlığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin dobra olmayı sevmek vardır ki kabalığa götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin açık görüşlü olmayı sevmek vardır ki umarsız bir asiliğe götürür.
Öğrenmeyi sevmeksizin prensip sahibi olmayı sevmek vardır ki mantıksız bir zorlamaya götürür.
• Örnek insanlar adaleti anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.
• Örnek insanlar yumuşak huyludur ve öfkeden kaçınır.
• Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim mi? Bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini anla.
• Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
• Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
• Yaldızlı sözlerle erdem bağdaşmaz.
• Ya bir yol bul, ya bir yol aç, yada yoldan çekil.