29 Eylül 2012 Cumartesi

Öğütler


-Başkalarının yaptıklarına söylediklerine ve düşündüklerine aldırış etmeyen , sadece iyi bir insan olmak için kendi yaptıklarıyla ilgilenen bir insan ne çok zaman kazanır.

-Eğer bir dış etken sizi üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücünüz vardır.

-Hayatımız düşüncelerimizin eseridir.

-Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi... Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun. Ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin.

-Sağlıklı bir göz, görülebilen her şeyi görebilmelidir ve ‘yalnızca iyi olan şeyleri görmek istiyorum’ demez; çünkü bu ancak hastalıklı bir gözün durumudur. Sağlıklı bir kulak ve sağlıklı bir burun, işitilebilecek ve koklanabilecek her şeyi algılamalıdır.Şunu unutma ki, düşünceni değiştirmek ve senin yanlışlarını düzelten birisinin söylediklerine uymak özgürlüğünden ödün vermek anlamına gelmez. Çünkü bu değişiklik, senin iradenle olmuştur, kendi arzuna, değerlendirmene ve anlayışına uygun olarak yapılmıştır.

-Ve şunu asla aklından çıkarma ; Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır.

• Marcus Aurelius

Bio Logo-3

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

28 Eylül 2012 Cuma

Bir Ders


Maddi sıkıntılar çeken Macar şairi Petöfi,bir nehirden geçmek zorunda kalır.Fakat parası yoktur.
- Arkadaş der.Sana belki para veremem, fakat harika bir nasihat verebilirim.
Nihayet kayıkçıyı ikna eder. Karşı sahile varırlar.Şair adamın omuzuna vurarak:
- Bana yaptığını başkalarına yapma, zira aç kalırsın dostum.

ECO Friendly Logo-5

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

27 Eylül 2012 Perşembe

Beş Ders


En güçlü günlerini yaşayan bir Çin hükümdarı Konfüçyüs'e şöyle dedi: "Sizin bilgeliğiniz sayesinde üstat, çok güzel sözler duyuyor, birçok şey öğreniyorum; siz olmasaydınız böyle güzel sözler duyamayacaktım. Ama ben bu sarayda doğdum; muhafızların arasında, dadıların kucağında büyüdüm. 

Bu yüzden yas nedir, tasa nedir, yorgunluk nedir, korku nedir bilmedim, hiç tehlike hissetmedim. 

Üstat, siz insanın adam olması için bu beş basamaktan geçmesi gerektiğini söylüyorsunuz, ama benim hayatım bu beş basamaktan geçmeye uygun bir hayat değil. Söyleyin, ben ne yapayım? Yası, tasayı, yorgunluğu, korkuyu, tehlikeyi nasıl öğreneyim?" 

Konfüçyüs cevap verdi: 

"Böyle konuştuğunuza göre bunların ne olduğunu biliyorsunuz demektir. Bundan sonrasını kendi kendinize öğrenebilirsiniz." 

Hükümdar ısrar etti: 

"Benim kalbimi geliştirebilmek için size ihtiyacım var. Ne olur bana yardımcı olun." 

Üstat anlatmaya başladı: 

"Hükümdarım; dedelerinizin, büyük dedelerinizin kurduğu tapınağa giderseniz, sağdaki merdivenden büyük salona çıkarsanız, buradaki o çok eski kolonlara, başlıklara, salona yerleştirilmiş olan dedelerinizin eşyalarına; masalarına, yastıklarına, kılıçlarına, oklarına, yaylarına bakarsanız ve düşünürseniz: Orada onca eşya vardır, ama onları kullanmış olanlar artık görünmez olmuşlardır. Eşyalara bakın ve onları kullanmış olanları düşünün. Böyle düşünürseniz yas nedir anlarsınız. 

Eğer sabahın ilk ışıklarının belirdiği zaman kalkar, elbisenizi ve tacınızı giyerseniz, gün doğarken bütün devlet adamlarını huzurunuza alırsanız, tek tek bütün işlerle ilgilenirseniz ve bunu yaparken en küçük işteki en küçük bir yanlışın bile kargaşalığa, çöküntüye yol açabileceğini düşünürseniz tasa nedir anlarsınız. 

Güneşin doğuşuyla başladığınız devlet işleriyle güneş batmaya yüz tutuncaya kadar uğraşmaya devam ederseniz, bu arada çocuklarınız gelip gider, konuklarınız gelip gider, siz bütün işlerinizin arasında onlara da payelerine dikkat ederek davranır, nezaket törelerinin gerektirdiği tavırları gösterirseniz, hiç kimsenin selamını karşılıksız bırakmaz, yakınlarınız ve dostlarınıza gereken dikkatle ve ilgiyle yaklaşırsanız yorgunluk nedir anlarsınız, yorgunluğu yaşarsınız. 

Eğer kafanız devlet işlerinin bütün yoğunluğuyla doluyken, bin bir düşünce kafanızda dolaşırken, başşehrinizi dolaşır, kafanızdaki bütün tasalarla dört kapısından ufka bakarsanız, sizden çok önce bu topraklarda kurulmuş bütün imparatorlukların yıkıntılarını görürsünüz, bunlar o kadar çoktur ki... Bunları görünce de korku nedir anlarsınız, korkuyu yaşarsınız. 

Hükümdar gemiye, halk da suya benzer. Gemiyi taşıyan sudur, ama gemiyi deviren de yine sudur. Eğer tehlikeyi böyle düşünürseniz, tehlike nedir onu da çok iyi anlarsınız. 

Eğer bu beş şeyi anlar, beş basamağı aklınızda tutarsanız, yönetiminiz süresince pek az hata işlersiniz." 

Nazar Boncuğu Balon

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

26 Eylül 2012 Çarşamba

Öğüt Almasını Bilene Verilir...


Biri sana sarıldığında önce onun kollarını gevşetmesini bekle...

Kendini değiştirebilme gücünü hafife alma, başkalarını değiştirebilme gücünü de çok fazla güvenme.
  
Zarif ol, kimseyi bile bile kendinden soğutma.

İşi ne kadar önemsiz olursa olsun, ekmek parası için saygı duy.
  
İnsanlara üçüncü bir şans verme, bırak ikide kalsınlar.

Herkesin önünde öv ama eleştirilerini bir kenara çekerek söyle.
  
Asıl savaşı kazanmak için küçük bir çarpışmayı yitirmeyi göze al. 

Köprülerini atma, ayni nehri kaç kez daha geçmek zorunda kalacağına şaşıracaksın.
  
Yeterli zamanım yok deme, büyük insanların da günleri 24 saattir...
  
Bilmiyorum demekten çekinme.

Başucunda kâğıt kalem bulundur... Milyarlık fikirler bazen sabaha karşı saat 3'te gelir.
  
Çok çalışarak elde ettiğin bir şeyin zevkini çıkarmaya da zaman ayır.

Yılda en az bir kez günesin doğuşunu seyret.
  
İlk önce sen "Merhaba" de...

Herhangi bir konuda öğretmenlik yap, herhangi bir konuda öğrenci de ol.
  
Hiç kimseden asla umut kesme, mucizeler her gün oluyor.

Hayat arkadaşını çok dikkatli seç, mutluluğun ya da bedbahtlığın yüzde 91'i bu karara bağlıdır.
  
İş ve aile ilişkilerinde en önemli şeyin “Güven” olduğunu aklından çıkarma. 

Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey odur.
  
Yeterli paranın olmamasını asla dert etme, sınırlı olanaklar bazen bir lütuftur. Çünkü yaratıcılığı başka hiç bir şey bu kadar teşvik edemez.
  
Atak ve cesur ol, bir gün geriye dönüp baktığında yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın...
  
İnsanlara verdiğin nasihatin tersi davranışlarda bulunma.

Hatalarını kabul et...
  
Zekânı eğlendirmek için kullan, başkaları ile eğlenmeye değil.

Sağlıklı olmanın değerini bil.

Sarhoşken kimseye görünme.
  
Çocuklarla oyun oynadığında bırak kazansınlar.

Eski hatalarına hayıflanmakla zaman kaybetme, onlardan ders al ve arkana bakma.
  
Gelenek ve göreneklerine saygılı ol... Sevdiklerini esirge.

Her şeyi bulduğundan daha iyi bırak.
  
Gerektiğinde fazla verici olma, zaman zaman hayır demesini öğren.
  
Yalnız başlamasını bil.

Değer yargılarınla çelişmeyecek bir meslek seç.
  
Alçak gönüllü ol, sen gelirken onlar gidiyordu.

Mükemmeli ara, kusursuzu değil.
  
Açık, esnek ve mantıklı ol.

Tanıştığın herkes senin bilmediğin bir şeyler biliyordur, onlardan öğren.
  
Hayatın her zaman adil olmasını bekleme.

Şükret...

Mevlana Semazen Neyzen

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

25 Eylül 2012 Salı

Hayat Üzerine Söylenen Sözler...


• Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider. C.BRUNO

• Hayat yaşantı aramak değil kendimizi aramaktır. C.PAVESE

• Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başlamıyorsun? EPIKTETOS

• İnsan uçurumun kenarına varmadan kanatlanmaz. KAZANCAKIS

• Vicdanı tertemizdi çünkü onu hiç kullanmamıştı. S.LEC

• Bildiğimizi zannetmemiz öğrenmemizin en büyük düşmanıdır. DR.C.BERNARD

• Küçük şeylere fazla önem verenler ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir. EFLATUN

• İnsan ancak anladığı şeyleri duyar. GOETHE

• İki tür insan daima açtır. Biri bilimi arayan diğeri de parayı. CAT STEVENS

• Hepimizde başkalarına katlanacak güç vardır. LA ROCHEFONCAULD

• Temiz elleri olan insanların da kirli düşünceleri vardır. S.LEC

• Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz. LUKIANOS

• Çevrelerine uymak için kendilerini yontanlar tükenip giderler R.HULL

• Ölümün bizi nerede beklediği belli değil iyisimi biz onu her yerde bekleyelim. MONTAIGNE

• En insani davranış bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir. NIETZSCHE

• Kelimelerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız. Konfüçyüs

• Şanssızlığa katlanabiliriz çünkü dışarıdan gelir ve tümüyle rastlantısaldır. Oysa yaşamda bizi asıl yaralayan yaptığımız hatalara hayıflanmaktır. Oscar Wilde

• Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı sahip olduğu sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr

• İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur. Mevlana

• Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur. Whoopi Goldberg

• Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır. S. M. Power

• Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer onları herkes görür. Cucong

• Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır. Tagore

• Acınmaktansa kıskanılmak dana iyidir. Heredot

• Düşman isterseniz dostlarınızı geçmeye çalışınız. Dost isterseniz bırakın dostlarınız sizi geçsin. La Rochefoucauld

• Yirmi yaşındaki bir insan dünyayı değiştirmek ister . Yetmiş yaşına gelince yine dünyayı değiştirmek ister ama yapamayacağını bilir. Clarence S.Darrow

• Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar. Wendell Phillips

• Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır. Bertolt Brecht

• Herşeyi denerim; ama yapabildiklerimi yaparım. Herman Melville

• Aşk bir kadının yaşamının tüm öyküsü erkeğin ise yalnızca bir serüvenidir. Madama de Stael

• Aşkın gizemi ölümün gizeminden daha büyüktür. Oscar Wilde


Neyzen - Semazen

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

24 Eylül 2012 Pazartesi

Kişilik Dersi


Sınıf, öğrencilerin gürültü patırdısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. Bakın diyor. Bu kişliktir. Hayatta sahip olacağınız en değerli şey. Sonra (1) 'in yanına (0) koyuyor; Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar. Bir (0) daha...Bu tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz. Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor. Yetenek...Disiplin... Sevgi... Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca. Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. 
Ve Hoca yorumunu yapıyor: 
-Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir..

Neyzen

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Renk Ustası



Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. 
Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta resmi yine şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş; fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. 
Öğrenci denileni yapmış. Bir kaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. 
Usta ressam şöyle demiş:
“İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün.
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir
.Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.
Emeğinin karşılığını,ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. 
Sakın emeğini, bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.

CD-DVD

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

21 Eylül 2012 Cuma

Kızılderili Duyarlığı


Bir gün New York'ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar. Gruptan biri kızılderilidir yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yolda çalışma yapan işçilerin, araçlarının çıkardığı gürültü ve araçların korna sesleri arasında ilerlerken Kızılderili kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyler ve
aranmaya başlar. Arkadaşları bu gürültüde arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam ederler.Aralarından bir tanesi inanmasa da onunla birlikte aramaya devam eder. Kızılderili caddenin karşısına doğru yürür, arkadaşı da arkasından takip eder ve o binaların arasında bir kaç tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı Kızılderiliye
"Senin insanüstü güçlerin var! Bu sesi nasıl duydun ?" diye sorar.
Kızılderili ise bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek arkadaşına kendisini izlemesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlayarak atar. Bir çok insan bozuk para sesinin ceplerinden düşen bir paramı diye sesin geldiği yöne doğru bakar.
Kızılderili arkadaşına dönerek;
"Gördün mü? Önemli olan nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğine bağlıdır. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin..." der.

Spor Logo-1

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

20 Eylül 2012 Perşembe

Kavanozdaki Taşlar


Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı konusunda zaman zaman kurslar düzenleniyor. İşte bu kurslardan birinde zaman kullanma uzmanı öğretmen, çoğu hızlı mesleklerde çalışan öğrencilerine, "Haydi, küçük bir deney yapalım" demiş. Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş.

Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş; "Kavanoz doldu mu?" Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermiş. "Demek doldu ha" demiş hoca. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş.

Kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler. Yeniden sormuş öğrencilerine; "Kavanoz doldu mu?" İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler; "Hayır, tam da dolmuş sayılmaz" demişler.

"Aferin" demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkartmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden; "Kavanoz doldu mu?" "Hayır dolmadı" diye bağırmış öğrenciler.

Yine "Aferin" demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Sormuş sonra; "Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?"

Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış; "Şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz."

"O da doğru ama" demiş zaman kullanma hocası; "Çıkartılması gereken asıl ders şu: eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız."

Ve ardından herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş; "Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri, onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz.

Eco Logo-4

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

19 Eylül 2012 Çarşamba

Bir lambayı değiştirmek için kaç kişi gereklidir?


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Narsist gerekir?
Sadece bir tane. Lambayı tutması için ama bütün dünyanın etrafında dönmesi için beklemesi gerekir.


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Borderline gerekir?
Sadece bir tane. Kendisi için değiştirmezseniz intihar etmekle sizi suçlar.


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Obsesif-kompulsif gerekir?
Sadece bir. Ama her dönüş için 100 defa kontrol etmesi gerekir.


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Pasif-agresif gerekir?
"Off, lambayı kırdığıma inanamıyorum. Sanırım karanlıkta oturmak zorundasın."


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Bağımlı gerekir?
Hiç, çünkü hala eski lambaya sarılmış olur.


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Histerionik gerekir?
"Lambayı değiştirmemi mi istiyorsun?!! Elimi yakabilirim! Elektrik çarpabilir! Merdivenden düşebilir ve hayatım boyunca paralize olabilirim! 
"Sen beni artık sevmiyorsun!"


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Manik Depresif gerekir?
İki. Birincisi lambayı değiştirmek için, diğeri birincinin parmağını elektriğe sokmasını engellemek için. 


   Bir lambayı değiştirmek için kaç tane Psikolog gerekir?
-Sadece bir tane, fakat lamba gerçekten değişmeyi istemelidir. 
-Hiç. Lamba hazır olduğunda kendi kendine değişecektir. 

Pinokyo

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

18 Eylül 2012 Salı

Mevlana’nın Felsefesi


       Mevlana Celalettin, Orta Asya’nın Horasan bölgesindeki Belh kentinde doğmuş, daha sonra ailesiyle birlikte Konya’ya gelmiş, orada yaşamış ve ölmüştür. Farsça olan ve yaklaşık 26 bin beyitten oluşan “Mesnevi” en önemli eseridir. 
     Mevlana Celalettin(1207–1273), öncelikle şu iki soruya yanıt aramıştır:
1)Evrenin varlık nedeni nedir? Başka bir deyişle neden ve nasıl oluyor da bu evren vardır?
2)İnsanın bu evrendeki yeri ve değeri nedir?
      Mevlana birinci soruyu vahdetivucut (varlığın birliği: Tanrı, evrenin özü;  öteki canlı ve cansız varlıklar da onun belirtileridir.) inancı içinde yatmaktadır. Ona göre de gerçek ve mutlak varlık yalnızca Tanrı’dır. Tanrı’nın “gizli bir hazine” olmaktan çıkıp bilinmeyi istemesi, iyilik ve güzelliğini göstermeyi arzulaması evrenin varlık nedenidir. Başka bir deyişle Tanrı, güç ve yüceliğini göstermek için evreni yaratmıştır. Bu bakımdan evren bir görüntüler alanından ibarettir.
      İnsanın evrendeki yeri ve değerine gelince, Mevlana’ya göre insan, evrendeki diğer yaratıklardan üstündür. Çünkü bilgiye ulaşmış tek varlık insandır. Sadece insan tek varlığın(Tanrı’nın) özünü, güzellik ve iyiliğini sezebilir.
      Mevlana her varlığa, düşünceleri ne olursa olsun her insana karşı hoşgörülüdür. “yaratılmış her varlığı sevmek iyi, sevmemek kötüdür.”
      Mevlana’nın şu rubaisinde de bunu görmekteyiz:
     
        “Gene gel, gene.
         Ne olursan ol,
         İster kâfir ol, ister ateşe tap, ister puta,
         İster yüz kere tövbe etmiş ol,
         İster yüz kere bozmuş ol tövbeni.
         Umutsuzluk kapısı değil bu kapı;
         Nasılsan öyle gel.”

      Mevlana bütün insanlığı bir tutmuş ve gerçek mutluluğu bulmuştur. O’na göre ümitsizlik yoktur, her sorunun bir çözüm yolu vardır. Bütün insanlar birdir.

Logo-7

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

17 Eylül 2012 Pazartesi

Einstein’dan 10 Hayat Dersi


Albert Einstein çoğu insan tarafından dahi olarak görülür. Şu ana kadar yaşamış en etkili bilim insanı olmanın yanında teorik fizikçi, filozof ve yazardı. Bilime birçok katkı sağlamış Einstein’ın başarı sırlarını merak ediyor musunuz? İşte Einstein’dan 10 hayat dersi… 

1. Merakınızın peşinden gidin
‘Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.’
Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız. 

2. Azim paha biçilmezdir
“Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum."
Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin. 

3. Bugüne odaklanın
‘Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.’ 
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin. 

4. Hayal gücü güç verir
‘Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.’ 
Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.’ 

5. Hata yapın
‘Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.’ 
Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın. 

6. Anı yaşayın
‘Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.’ 
Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir. 

7. Değer yaratın
‘Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.’ 
Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir. 

8. Farklı sonuçlar beklemeyin
‘Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.’ 
Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz. 

9. Bilgi deneyimden gelir
‘Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.’ 
Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz. 

10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın
‘Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.’ 
Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!

Osmanlı Çini-4

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

15 Eylül 2012 Cumartesi

İlginç Bir Hayat Felsefesi


 • Her gün üç kişiye iltifat et...

• Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret...

• İnsanların doğum günlerini hatırla...

• İnsanların gözlerinin içine bak...

• Sık sık "lütfen" de...

• Bir müzik aleti çalmayı öğren...

• Duşta şarkı söyle...

• Değerli takılarını saklama, kullan...

• Her baharda çimen ek...

• İlk önce sen "merhaba" de...

• Ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al...

• Hiçbir zaman okumasan da iyi kitaplarIn olsun...

• Kendine ve başkalarına karşı bağışlayıcı ol...

• Pabuçların boyalı olsun...

• Hak ettiğini düşündüğünde maaşına zam iste...

• Ne satarlarsa satsınlar, çocuk satıcılardan daima birşeyler al...

• Her yıl iki şişe kan bağışı yap...

• Evde yapılmış tatlıları asla reddetme...

• Sevinçleri erteleme...

• Teşekkür mektuplarını geciktirme...

• Hiçbir zaman, asla umudunu yitirme, mucizeler her gün oluyor...

• Öğretmenlere, itfaiyecilere ve gece bekçilerine saygı duy...

• Ülkeni koruyanlara saygı göster...

• Mesleğinin dümenlerini öğrenmekle zaman yitirme, mesleğini öğren...

• Oyunu kullan...

• Zekanı eğlendirmek için kullan, başkalaryıla eğlenmek için değil...

• Islık çal...

• Çocuklarını eğit ama sevgini göstermeyi de ihmal etme...

• Asla kimseyi başkasının avukatı olmaya teşvik etme...

• Sarhoşken kimseye görünme....

Jackson Brown

Logo-6

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

14 Eylül 2012 Cuma

Beş İncelik Dört Kötülük


Konfüçyus der ki: "Beş inceliği yücelt, dört kötülükten kurtul."

Öğrenci sordu: "Bu beş incelik nedir?"
Konfüçyus dedi ki:
"İyi insanlar müsrif olmadan eli açık olurlar;
gocunmasız çalışkan olurlar;
haris olmadan istek duyarlar;
mağrur olmadan rahat davranırlar;
ürkütücü olmadan saygın olurlar."

Öğrenci sordu: "Dört kötülük nedir?"
Konfüçyus yanıtladı:
"Nasihatsiz infaz etmek; bu, gaddarlıktır.
Öğretmeden başarıları ölçmek; bu kabalıktır.
Yönetimde gevşek olup sınırlar koymak; bu kötü niyettir.
Başkalarının hakkını verirken cimri davranmak; bu bürokrat olmaktır."

Nazar Boncuğu Meyva

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

13 Eylül 2012 Perşembe

Mahatma GHANDI

   Duygularınıza dikkat edin
davranışlarınıza dönüşür...
   Davranışlarınıza dikkat edin
alışkanlıklarınıza dönüşür...
   Alışkanlıklarınıza dikkat edin
değerlerinize dönüşür...
   Değerlerinize dikkat edin
karakterinize dönüşür...
   Karakterinize dikkat edin
kaderinize dönüşür...

Osmanlı Çini Tabak-4

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

12 Eylül 2012 Çarşamba

Felsefi Yaklaşımlar


KLASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim" 

NEOKLASİK TEPKİ: "Şeker kardeşim sıraya geçiver" 

REALİST TEPKİ: "Sıra var" 

SURREALİST TEPKİ: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?" 

ROMANTİK TEPKİ: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz" 

NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç" 

MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz, halbuki Avrupa’da" 

POST-MODERN: "Sırana geç lan ayı!" 

UZLAŞIMCI: "Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi" 

DEVRİMCİ: "Alt yapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek" 

KADERCİ: "iki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür" 

FELSEFECİ (septik-kuşkucu): "Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir" 

KANT'CI: "Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur" 

KÖTÜMSER VAROLUŞCU: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek" 

İYİMSER VAROLUŞCU: "Sıkmayın canınızı,su anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor" 

HUMANİST: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz"

Vazo-4

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

11 Eylül 2012 Salı

Ders veren örnekler...


Aslan Doğurmak
Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar. 
Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar. 
'Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun? ' diye sormuşlar aslana. 
'Bir.' diye yanıtlar dişli aslan. 'Fakat ben aslan doğururum.' 
DERSİMİZ; 
NİTELİK, NİCELİKTEN ÖNEMLİDİR.

Yengeç ile Annesi
'Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum' diye sorar anne yengeç çocuğuna. 
'Düzgün yürüsene ! ' der. 
- 'Pekala anne' der çocuk. 
- 'Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim. ' 
DERSİMİZ; 
HAREKETLER SÖZLERDEN ÖNDE GELİR? 

Aslan, Koyun, Kurt ve Tilki
Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin kokup kokmadığını sorar. 
Evet ! ? diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve koyunu oracıkta parçalar. 
Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar. 
Hayır ! ? diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz. 
Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar. 
Tilkinin yanıtı şöyle olur; 
- Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor ! ? 
DERSİMİZ; 
AKILLI KİŞİ TEHLİKELİ DURUMLARDA KONUŞMAZ

Kazlar ve Turnalar
Kazlar ve turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına 
yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar. 
Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar. 
DERSİMİZ; 
YAKALANANLAR HER ZAMAN SUÇLU OLANLAR DEĞİLDİR? 

Hasta Geyik
Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar. 
Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir. 
Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca kısa süre sonra tüm otlar biter. 
Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şeyi kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür. 
DERSİMİZ; 
SİZCE ? 
BENCE; iyilik eden cezasını bulur !

Farelerin Toplantısı
Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden kurtulma planları yaparlar. 
Pek çok fikir öne sürülür. Hiçbiri kabul görmez. 
En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır. 
Bu arada bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir. 
Fakat, der, Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak 
DERSİMİZ; 
İYİ BİR PLAN YAPMAK AYRI, O PLANI GERÇEKLEŞTİRMEK 
AYRIDIR.

Nazar Boncuğu Burçlar

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

10 Eylül 2012 Pazartesi

Çinli Filozof Chang Ying Yue'nun Denklemi


(İnsan) = (yemek) + (uyumak) + (para kazanmak için çalışmak)
(Eğlenmek )


(Eşek) = (yemek) + (uyumak) olduğuna
göre ilk denklemde

(yemek + uyumak) yerine (Eşek) koyabiliriz.
..
(İnsan) = (Eşek) + (para kazanmak için
çalışmak  + (Eğlenmek)

bu yeni denklemde her iki taraftan (Eğlenmek)
çıkartılırsa:

(İnsan) - (Eğlenmek  = (Eşek) + (para
kazanmak için çalışmak)

SONUÇ:

Eğlenmesini bilmeyen insan, sadece para kazanmak için çalışan eşekten başka birşey değildir.

Her kim gün boyunca arı kadar aktif, bir boğa kadar güçlü,
bir at kadar çalışkan olduğu halde,
akşam olunca bir köpek kadar bitkin eve dönüyorsa;
bir veterinere görünmelidir.
Çünkü eşek olması, kuvvetle muhtemeldir.

Nazar Boncuğu Kuşlar

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

8 Eylül 2012 Cumartesi

Nazar Boncuklu Özel Klips Kalem

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Kalite Nedir?


Kalite bir erdemdir! O kendini;

• Mekandaki yaşantıda
• Düşüncedeki derinlikte
• Sevgideki cömertlikte
• İfadelerdeki gerçeklikte
• İdaredeki düzende
• Eylemdeki etkide
• Doğru zamandaki doğru harekette gösterir…

Çinli Filozof Lao Tse

Logo-5

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

Sitede bulunan resimler hiçbir şekilde kullanılamaz ve kopyalanamaz...

7 Eylül 2012 Cuma

Ünlü Çin Filozofu Lao Tzu'nun Hikayesi...

Öykümüz ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer.. Lao Tzu bu öyküyü çok sever, sık sık anlatırmış hatta..

   Efendim köyde bir yaşlı adam varmış.. Çok fakir.. Ama kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki..

   Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış...

   - "Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı" dermiş hep..."

   Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylü ihtiyarın başına toplanmış...

   - "Seni ihtiyar bunak... Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..

   İhtiyar : - "Karar vermek için acele etmeyin" demiş... Sadece "At kayıp" deyin.Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz....Çünkü bu olay henüz bir başlangıç... Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.."

   Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takip getirmiş.

   Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler..

   - "Babalık" demişler.. "Sen haklı çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var.."

   - "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar.. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç..Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?.."

   Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler...

   Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.Köylüler gene gelmisler ihtiyara...

   - "Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok...Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler..

   İhtiyar : - "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu... Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.."

   Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çagırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş....

   Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.. "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık,ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, Şansmış meğer.."

   - "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar.. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde.. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."

   Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış, etrafına anlattığında:

   - "Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Akıl insanı daima karara zorlar ve gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."