4 Eylül 2012 Salı

Konfüçyüs'ten Öğütler


M.Ö. 551-479 yıllarında yaşamış filozof ve bilge Konfüçyüs, çobanlıkla başlayan hayatını öğretmenliğe adamış biridir. Talebelerine şöyle derdi: “Bütün gün ekmek yemedim, bütün gece uyumadım, düşündüm. Hiçbir faydası olmadı. Sonunda karar verdim ki; en iyi şey öğrenmektir.”

O şöyle diyordu: “Bir insanın bilgisi yeter ise de, onu tutacak fazileti yoksa, neyi kazanırsa kazansın, sonunda her şeyini kaybeder.”

“Konuşmalarda daima mana aranır. Yolları ayrı olan insanlar birbirlerini anlamazlar. Birbirlerine yardım da edemezler. Bunun için öğretimde sınıf farkı olmamalıdır.”

“Öğrenme sevgisi olmalıdır” diyen filozof devamla: 
“Öğrenmeye karşı sevgi beslemeden iyilikten hoşlanmak kişiyi basitliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan bir şeyi anlamaya çalışmak insanı karışıklığa götürür. Öğrenme sevgisi olmadan samimiyet istemek insanı zararlı sonuca götürür. Öğrenme sevgisi olmadan doğruluğu istemek insanı serkeşliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan metin olmayı istemek insanı lüzumsuz harekete götürür.”

Filozofa sordular: 
“- Büyük ve üstün insan nefret edebilir mi?”
Filozof cevap verdi:
“-Evet. Nefret eder. O başkalarının kötülüğünden bahseden kimselerden nefret eder. Küçük mevkilerde oturup, büyüklerine karşı iftirada bulunanları sevmez. Sonra cesur olup ta ibadete önem vermeyenlerden hoşlanmaz. Ve küstah olan, içten pazarlıklı anlaşma yapanlardan nefret eder.

Toplum kuralları bilinmeden karakter sahibi olunamaz. 
Konuşmasına tanık olmadan insanları da tanımak mümkün değildir.”

İyi bir muallim olan Konfüçyüs, öğretisinde öğrencileri ile yetinmez. O tüm çağlarda tüm idarecilere de öğretmenlik yapar. İdarecilere de dersler verir.

O, çok şeyi söylemek yerine özet cümleciklerle yetinir. Onun için sözleri çok veciz ve doğrudur. Zaten, doğruları konuşanın fazla söze ihtiyacı yoktur. Kendisine 300 faydalı öğüdü ve şiiri içine alan bir kitap verildiği zaman onları okur ve şöyle der:
“-Şu cümle hepsini içine alabilir: Fesat düşüncelere sahip olma!”

Hayatını şöyle özetler:
“- On beş yaşımda öğrenmeye karar verdim. Otuz yaşımda irademe hakim olabildim. Elli yaşında göğün emrini öğrendim. Altmış yaşında seziş yoluyla her şeyi kavradım. Yetmiş yaşında doğru olana zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim.”

Büyük ve üstün insanın vasıflarını şöyle sıralar:
“- Hür fikirlidir ve partizan değildir. Küçük insan bağımlıdır ve partizandır. Büyük insan fazileti, küçük insan rahatını düşünür. Üstün insan kanunlar ve yasalar üzerinde kafasını çalıştırır, küçük insan menfaatini aramaya kalkar.”

Filozof, kamuoyu dediğimiz halkın anlayışını dikkate alır ve şöyle derdi: 
“Halk bir kimseden nefret ettiği zaman bunu incelemek gerekir. Halk bir kimseyi seviyorsa, yine bunu incelemek gerekir.” 

İdarecilere şu öğütleri verirdi:
“- İşlerin çabuk yapılmasını isteme. Küçük şeylerden faydalanmaya çalışma. İşlerin çabuk yapılmasını istemek, o şeyin mükemmel yapılmasını önler. Küçük şeylerden faydalanmaya kalkışmak, büyük işlerin tamamlanmasını önler.”

Ayrıca:
“Memlekette doğru prensipler hüküm sürdüğü zaman, halk arasında anlaşmazlıklar olmaz” diyerek idarecileri adil olmaya davet ederdi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder