24 Haziran 2015 Çarşamba

Pierre Mendel

Pierre Mendell özgeçmişiyle tek başına çağdaş dünyadaki uluslarüstü akışkanlık ve devingenliği örnekleyebilecek bir tasarımcı. 1929’da Almanya’nın Ruhr havzasının Essen kentinde doğdu. 1934’te Hitler’in o sırada askerden arındırılmış bölge olan Ruhr havzasına Alman Ordusu’nu sokmasının ardından ailece Fransa’ya taşındılar. Aile 1947’de bu kez de ABD’ye göç etti. 1953’te Fransa’ya geri döndü. 1958’e kadar İsviçre’nin Basel kentinde Hochschule für Gestaltung’da grafik tasarım öğrenimi gördü. Kısa bir süre Michael Engelmann ile birlikte çalıştıktan sonra, 1961’de Münih’te Klaus Oberer ile Studio Mendell & Oberer’i kurdular. 2000 yılından beri Pierre Mendell Design Studio’yu tek başına yönetiyor. Görüldüğü gibi, ulus ya da etnisite bazında bir yerelliğin anlamını sorgulamak için onun kariyeri parlak bir örnek oluşturuyor. Buna karşılık, başka bir anlamda yerellik için yeni bir zeminin varlığına da aynı kariyer sayesinde ikna olmak mümkün. Örneğin, 1980’den 2003’e dek Münih’teki Die Neue Sammlung’un (Devlet Uygulamalı Sanatlar ve Tasarım Müzesi) tüm grafik tasarımlarından o sorumluydu ve 1990’dan bu yana da aynı kentteki Bayerische Staatsoper’in (Bavyera Devlet Operası) posterlerini o yapıyor.

Dolayısıyla, Mendell’in ulusal ya da etnik aidiyetinden söz etmek için hiçbir neden yok; ama, onun ait olduğu ya da kendisini bağlı hissettiği bir kent, ait olduğu kurumlar, ait olduğu tasarım yaklaşımları var. Giderek Münih kent mekanları da onun artık vazgeçilmezlik edinmiş posterleriyle kimlik kazanıyor. Böyle bakınca, Mendell’in ve daha pekçoklarının bugünün Avrupa’sında ulusal aidiyeti neredeyse bir ömrün içindeki birkaç duraktan biri olarak gördükleri pekala söylenebilir. En azından Avrupa’nın bir kesiminde sabit ve tüm insani ve kültürel özellikleri tanımlayan bir ulusallık kavrayışı için oldukça küçük bir varoluş şansı var. Ne var ki, uluslarüstü olmak uluslararası olmak anlamına da gelmiyor. Mendell, ünü çalışma alanının ve coğrafyasının sınırları dışına taşan sansasyonel biri, yani uluslararası bir kişilik değil.

Mendell’in tasarımlarıyla onun uluslarötesi özgül kimlik yapısı arasında nasıl bir paralellik kurulabileceğini sorgulamak ilginç olabilirdi. Sözgelimi, onda kültüralist göndermelere rastlamamak bu açıdan anlamlı gözüküyor. Ancak, grafik tasarımın çoğu Üçüncü Dünya ülkesi dışında kültüralist göndermeler yaptığı bir yer mevcut olmadığından, bu tutumu bağlamında Mendell’e özgü bir yaklaşımdan söz ediliyor değil. Ama minimalist oluşu ve içerdiği betiler açısından okunaksız bir grafik tasarımı amaçlaması açısından, onu özgül bir kimlik sahibi diye nitelemek pekala mümkün.
Örneğin, hazırladığı posterlerin görsel repertuarı, işaret ettikleri oyunla hiçbir biçimde doğrudan ilişki kurmuyor. Onun posteri, yazıyla anlatılabilir olanı görsellik aracılığıyla anlatmanın aracı değil. Aksine, alımlayıcısını yazıları okumak zorunda bırakan, üstelik de bunu epeyce zorlanarak yapmasını öngören bir tasarım tavrına yaslanıyor. Posterlerinin neye ait olduklarını kavramak için iyice yakınına gelmek ve yazılarını okumak gerek. Bunun Basel’deki ünlü okulun yaklaşımını çağrıştırdığını düşünmemek zor. Mendell, Alman, Fransız veyahut Amerikalı olmayabilir; Basel Hochschule für Gestaltung’lu olduğuysa rahatça söylenebilir.


Alıntı

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder